Aşk (Amour), Michael Haneke'nin yönetmenliğini üstlendiği 2012 yapımı bir drama filmidir. Film, 85. Akademi Ödülleri'nde En İyi Yabancı Film dalında Oscar ödülünü kazanmış; Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülüne değer görülmüştür. Jean-Louis Trintignant ve Emmanuelle Riva'nın etkileyici performanslarıyla hayat bulan film, yaşlılık, yaşam sonu ve gerçek aşkın zorluklarına dair derin bir bakış sunuyor. Paris'te yaşayan yaşlı bir çiftin, sağlık sorunlarıyla beraber gelen yaşam değişikliklerini ve birbirlerine olan bağlılıklarını konu alan bu film, sade ve etkili anlatımıyla izleyici üzerinde güçlü bir etki bırakıyor. Aşk (Amour), sadece bir aşk hikayesinin ötesinde, insan ilişkilerinin karmaşık doğasını ele alan önemli bir yapıt olarak öne çıkıyor.
Jean-Louis Trintignant, filmde Georges karakterini canlandırırken, duygusal derinliği ve yaşlanmanın getirdiği zorlukları ustaca yansıtır. Emmanuelle Riva, Anne rolüyle unutulmaz bir performans sergiler ve izleyiciyi duygusal bir yolculuğa çıkarır. Her iki oyuncunun da büyük başarısı, filmdeki ilişkiyi daha anlamlı kılar. Onların performanslarının yanında, filmdeki diğer yan karakterler de önemli bir rol oynar. Bu karakterler, yaşlılık döneminde yaşanan sosyal değişiklikleri ve çiftin yaşamlarındaki zorlukları içsel bir bakış açısıyla konuya dâhil eder.
Aşk (Amour), sevginin hayatın en zorlu dönemlerinde bile nasıl var olabileceğini sorgulayan bir yapıt olarak öne çıkar. Film, yaşlılık ve ölüm teması etrafında dönerken, izleyiciye aşkın yalnızca romantik bir bağ olmadığını, aynı zamanda fedakarlık, özveri ve zor kararlarla dolu bir yolculuk olduğunu gösteriyor. Hayatın zorlayıcı koşulları altında ortaya çıkan bu derin sevgi, izleyicide hem bir umut hem de hüzün duyguları uyandırıyor. Michael Haneke, bu filmle seyirciyi düşündürmeyi, hissettirmeyi ve aynı zamanda insan ilişkilerinin karmaşıklığını yansıtarak derin bir deneyim sunmayı amaçlıyor.
Film, sade ama etkili bir sinematografi ile desteklenir. Haneke, uzun çekim bitişleri ve minimal diyaloglarla izleyiciyi olayın içine çekerken, mekan kullanımıyla çiftin evini sıcak bir yuvadan, zorlu bir hapishaneye dönüştürür. Işık ve gölge oyunları, duygusal yoğunluğu artırırken, izleyicide anlık hisleri güçlü bir şekilde uyandırır.