Tár, ünlü orkestra şefi Lydia Tár'ın karmaşık ve tutkulu yaşamına odaklanıyor. Cate Blanchett bu karakteri canlandırırken, onun içsel çatışmalarını, başarılarını ve kayıplarını ustalıkla işliyor. Film, sadece müzikle değil, insan ilişkileri ve kişisel kimlik arayışlarıyla da derinleşiyor. Lydia, hem bir sanatçı hem de toplumsal normlar içerisinde kaybolmuş bir birey olarak karşımıza çıkıyor. Yönetmen Todd Field, görsel estetiği ve yoğun anlatımıyla filmi bir başyapıt haline getiriyor. Tár, hem müzik tutkunları hem de derin karakter incelemeleri arayan izleyiciler için kaçırılmaması gereken bir yapım.
Cate Blanchett, Lydia Tár karakterini canlandırarak izleyiciyi büyüleyen bir performans sergiliyor. Özellikle müzikal yetenekleri ve dramadaki derinliği, filmin başarısında önemli bir rol oynuyor. Ayrıca, Noémie Merlant, Lydia'nın asistanı olarak güçlü bir performans sergiliyor. Mark Strong ve Julian Glover gibi deneyimli oyuncular da Lydia'nın dünya görüşünü etkileyen karakterlerle filme derinlik katıyor. Tiësto ile özdeşleşen müzikler ve klasik eserler, oyuncuların performanslarına eşlik ediyor ve filmi daha da etkileyici hale getiriyor.
Tár, bireyin kendini bulma arayışını ve başarı ile kişisel hayat arasındaki dengeyi sorguluyor. Film, sanatçıların toplum içindeki rollerini, toplumsal beklentileri ve kendi içsel mücadelelerini derinlemesine ele alıyor. Lydia Tár, getirilen beklentilerin altında ezilirken, izleyiciye güçlü bir mesaj veriliyor: Başarı, yalnızca dışsal unsurlarla değil, içsel huzur ve denge ile de şekillenir. Film, aynı zamanda müzik dünyasının samozculuğunu, sanatçının içsel çatışmalarını ve bir kadın sanatçının toplum karşısında durduğu yeri sorguluyor.
Film, geniş açılı çekimlerle yanı sıra detaylara büyük önem veren bir sinematografiye sahip. Müzik sahneleri, izleyiciyi içinde hissettirirken, karakterlerin içsel yolculukları da yakın plan çekimlerle vurgulanıyor. Renk paleti ve görüntü kompozisyonu, film boyunca artan gerilimi ve Lydia'nın ruh halini yansıtıyor.